Soğuk ve karlı bir günde bir işadamıyla sarışın sekreteri yollarını kaybetmişler ve bir ormanda kaybolmuşlar. Bir süre sonrada arabaları bozulmuş ve arabayı terketmek zorunda kalmışlar. Zor ve uzun bir yürüyüşten sonra ormanın içinde bir kulübe bulmuşler ve kendilerini hemen bu kulübenin içine atmışlar. Kulübede bir yatak, bir uyku tulumu ve bir sürüde battaniye olduğunu görürmüşler. Adam bir centilmen olarak sekretere onun yatakta yatabileceğini söylemiş ve kendide uyku tulumu alıp yere yatmış. Adam yattıktan birkaç dakika sonra sarışından bir ses gelmiş, - Efendim, ben çok üşüyorum. Adam tulumun fermuarını açmış ve kalkıp sarışına bir battaniye vermiş ve sonra yine yatmış. Tam uyumak üzereyken sarışın yine, - Efendim, ben hala çok üşüyorum! demiş. Adam yine fermuarını açmış, kalkmış ve sarışına bir battaniye daha vermiş. Sonra aynı sakinlikle uyku tulumunun içine girip, fermuarı çekmiş. Tam uykuya dalacağı sırada sarışın yine, - Efendim, ama ben çooooook üşüyorum. demiş. Adam sarışına dönüp, - Burası ıssız bir yer. Ne olduğunu kimse görmez. İstiyorsan bir geceliğine karı-koca gibi davranabiliriz. demiş. Sarışın cilvelenerek, - Tabii efendim siz nasıl isterseniz. demiş. Bunun üzerine adam avazı çıktığı kadar bağırmış, - Öyleyse kalk ve kahrolası battaniyeyi kendin al!!!!!".